-
1 gürültü etmek
-
2 gürültü etmek
v. make noise, be too noisy, clamor, clamour [Brit.], crash, din, noise, pother, racket, vociferate -
3 gürültü
gürültü Lärm m, Krach m; Geschrei n, Hollotria n; Krawall m; Streit m, Zank m, fig Krach m;gürültü patırtı Tamtam n; Aufregung f; Krach m;gürültüden vor (lauter) Lärm;gürültüye gelmek in Aufregung geraten; im Lärm untergehen;-i gürültüye getirmek zur Farce machen (A); in Aufregung versetzen (A); etwas im Lärm ersticken; unterschlagen;gürültüye pabuç bırakmamak sich nicht einschüchtern lassen -
4 gürültü çıkarmak
= gürültü etmek, = gürültü koparmak а) греме́ть, громыха́тьб) поднима́ть шум / крик, шуме́ть, крича́ть, галде́ть -
5 gürültü
гро́хот (м) шум (м)* * *1) шум, гро́хотşehir gürültüsü — городско́й шум
top gürültüsü — канона́да
2) гвалт, галдёж, гам, шуми́ха••- gürültü çıkarmakgürültüye pabuç bırakmamak — погов. не боя́ться никаки́х угро́з
- gürültü etmek
- gürültü koparmak
- gürültü çıkmak
- gürültüye gelmek
- gürültüye getirmek
- gürültüye boğmak
- gürültüye gitmek -
6 gürültü
"1. noise (loud, harsh, confused, or undesired sound); clamor, hubbub. 2. uproar, hubbub. 3. noisy quarrel, row, ruckus, rumpus, fracas. - çıkarmak/etmek/yapmak 1. to make a noise; to create a hubbub. 2. to create an uproar. 3. to raise a row, raise a ruckus. -ye gelmek to get lost in the shuffle. -ye getirmek/boğmak /ı/ 1. to cause (something) to be lost in the confusion. 2. to get (something) by distraction or by taking advantage of a confusion. -ye gitmek 1. to get lost in the shuffle. 2. to suffer punishment or loss through no fault of one´s own. - koparmak 1. to start a clamor, start an uproar. 2. to raise a row, start a ruckus. -ye/patırtıya pabuç bırakmamak not to be easily intimidated by mere threats. - patırtı noise, commotion, noisy confusion. -ye/patırtıya vermek /ı/ to set (a place) in an uproar." -
7 kuru
1) в разн. знач. сухо́йkuru çeşme — вы́сохший исто́чник
kuru rüzgâr — сухове́й
kuru soğuk — сухо́й моро́з
2) сушёный; вы́сохшийkuru incir — сушёный инжи́р
kuru meyva или kuru yemiş — сухофру́кты
kuru üzüm — сушёный виногра́д, изю́м
kuru yaprak — сухо́й лист
3) сухоща́вый, худо́й, то́щийkuru kemik — то́щий, худо́й, ко́жа да ко́сти
kara kuru bir adam — то́щий челове́к
4) в разн. знач. го́лый, пусто́йkuru ekmek — пусто́й хлеб
kuru oda — пуста́я ко́мната
kuru tahtada kalmak — лиши́ться всего́, оста́ться ни с чем (букв. оста́ ться на го́ лых доска́х)
kuru toprak üzerinde, kuru yerde — на го́лой земле́
5) перен. необосно́ванный; пусто́йkuru gürültü — напра́сный шум
kuru hulyalar — пусты́е мечты́
kuru iftira — напра́слина, я́вная клевета́
kuru kalabalık etmek — окола́чиваться без де́ла
kuru kuruya — напра́сно, по́пусту
kuru laf — а) пуста́я болтовня́, пусты́е слова́; б) нереа́льные (пусты́е) обеща́ния
kuru sıkı — а) холосто́й вы́стрел; б) притво́рный гнев
kuru sıkı atmak — сде́лать холосто́й вы́стрел, стреля́ть вхолосту́ю
kuru sıkı tehdit — пуста́я угро́за
kuru vaitler — пусты́е обеща́ния
◊
kuru başına — оди́н; оди́н как перст◊
kuru başına kalmak — оста́ться совсе́м одному́◊
kuru gösteriş — показу́ха◊
kuruda kalmak — сиде́ть на мели́ (о судне)◊
kuru ağaç gölgesinde sığınılmaz — посл. под го́лым де́ревом не укры́ться -
8 karakterize
charakteristisch\karakterize etmek charakterisierenbu film 18. Yüzyılı \karakterize eder dieser Film charakterisiert das 18. Jahrhundertstres ve gürültü kent yaşamını \karakterize eder Stress und Lärm charakterisieren das Stadtleben
См. также в других словарях:
gürültü çıkarmak (veya etmek veya koparmak veya yapmak) — 1) düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak Karanlıkta bana çarpıp da gürültü yapmamaya dikkat ederek kapıyı açtım. H. C. Yalçın 2) kavga, karışıklık, tartışma çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şamata etmek (veya koparmak) — gürültü patırtı yapmak ... haykırarak, şamata kopararak, yarı havada, yarı yerde koşup kendilerini çeşmenin yalaklarına atarlardı. R. H. Karay Amma da şamata ettin be çorbacı, dedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
pıtırtı etmek — çok hafif gürültü çıkmasına yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tantana etmek — 1) kuru gürültü çıkarmak 2) gereksiz yere, boşu boşuna konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gürküldamak — gürültü etmek, darılmak, azarlamak, hiddetlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepinmek — nsz 1) Ayaklarını hızla yere vurmak Tekmelediler, üzerime çıkıp tepindiler. S. F. Abasıyanık 2) Öfke ve sevincini açığa vuracak davranışlarda bulunmak Bir zaman erkek arkadaşlar buluşur, tepinir, rakı içer, dövüş eder... S. F. Abasıyanık 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hora tepmek — 1) hora oynamak Derhâl ayağa kalkıp, bir caz havası tutturup hora tepmeye başladı. H. E. Adıvar 2) mec. ayaklarını vurarak gürültü etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurğatmak — şamata, gürültü etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
müngreşmek — böğrü şmek, gürültü etmek II, 79; III, 398 bkz mañra şmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kafa (veya kafasını) şişirmek — gürültü veya gevezelikle bir kimseyi tedirgin etmek Kafamızı şişirmeyi sürdürecekti ki, cep telefonum çalmaya başladı. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
DAĞDAĞA — Gürültü. Iztırab. Boş yere telâş ve zorluklar. * Tereddüt etmek, karar verememek. * Gıcıklamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük